ÖDÜNÇ VERME HAKKINA İLİŞKİN BİLGİ NOTU
Hakkın tanınmasına ilişkin süreç
20. yüzyılın başlarında kütüphanelerinin gelişmesi eserlerin ve mataryellerin ödünç verilmesi sürecini hızlandırmıştır.Eserlerin bedelsiz olarak ödünç verilmesi eser sahipleri ve diğer hak sahiplerinin maddi kayıplarına yol açmıştır. Yazar ve yayıncılarının yoğun itirazları ödünç vermenin münhasır bir hak olarak tanınmasını sağlamıştır.
Ekonomik ve kültürel gelişmenin eser ve bağlantılı hak sahiplerinin haklarının yeterli düzeyde korunmasına bağlı olduğu, bu korumanın eserlerin yeni formlarda kulanılmasına yol açan ekonomik gelişmelere uyumlu olarak yapılmasını zorunlu kıldığı, fikri hak ihlallerindeki artışın eser ve bağlantılı hak sahiplerinin haklarının etkin bir şekilde korunmasını gerektirdiği ve bu nedenlerle hak sahiplerinin kayıplarının azami ölçüde telafi edilmesinin önem arzettiği gibi ihtiyaç ve gerekçeler kiralama ve ödünç verme hakkının uygulanmasına yönelik düzenlemelerin yapılmasını zorunlu hale getirmiştir.
19 Kasım 1992 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen Ödünç verme hakkının düzenlenmesini de içeren Direktif 12 Aralık 2006 tarihinde ’20 06/115 EC Sayılı Kiralama ve Ödünç Verme Hakkı ‘Direktifi ile yeniden düzenlenmiştir.
AB Direktifi çerçevesinde üye ülkelerin bir kısmı hak sahiplerinin adil bedel almasını sağlayacak sistemi tercih ederken bazı ülkeler münhasır hakka istisna getirilmesini benimsememiştir. Bu tercihte ülkelerin Kültür politikaları, ekonomik ve sosyal yapıları etkili olmuştur.
Kapsam ve tanım
Eser sahipleri , icracı sanatçılar, fonogram yapımcıları ve film yapımcılarının eserlerin veya tespitlerinin asılları ve kopyalarının kiralanmasına ve ödünç verilmesine izin verme ve yasaklamaya ilişkin münhasır hakka sahip oldukları, bu hakkın da satış veya diğer dağıtım faaliyetleriyle tükenmeyeceği hususu Sözkonusu Direktifin 1. ve 3. maddeleriyle hükme bağlanmaktadır.
Ayrıca bu düzenlemelerde istisnanın tanınmasını mümkün kılan Direktifin 6. maddesine de atıf yapılmıştır.
Direktifin 2.maddesinin 1. bendinde
“İşbu Direktifin amacı kapsamında, “ödünç verme”, kamuya açık kuruluşlar aracılığıyla doğrudan veya dolaylı ekonomik veya ticari menfaat amacı gütmeksizin belirli bir süre için kullanıma sunma anlamına gelir.” ifadeleriyle ödünç verme hakkının tanımı yapılmaktadır.
Ulusal mevzuat (FSEK ilgili hükümleri)
Ödünç verme hakkı eser sahibinin mali haklarından “yayma hakkı ‘ başlığı altında Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 23.Maddesinde münhasır hak olarak düzenlenmiştir. Sözkonusu maddede ödünç vermeye ilişkin bir tanım yapılmayıp yayma hakkını düzenleyen metin içinde bu hak ‘.Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını kiralamak, ödünç vermek ,satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir.’cümlesi içinde yer almaktadır.
FSEK 80.nci maddede Radyo-Televizyon kuruluşları hariç olmak üzere icracı sanatçılara, fonogram yapımcısı ve film yapımcısı bağlantılı hak sahiplerine de eser sahibine benzer münhasır nitelikli haklar tanınmış olup bu hak bahsi geçen maddede “tespitinin satılmasına, dağıtılmasına, kiralanmasına ve ödünç verilmesine izin vermek ve yasaklamak konusunda münhasıran yetkilidir.” İfadesi içinde yer almaktadır.
Bu bağlamda mevcut kanunda yapılması planlanan düzenlemelerde kanunda istisnalar öngörülüyorsa istisnanın da açıkça tanımının yapılması ve ayrı bir madde olarak düzenlenmesi , bu düzenlemelerde mutlaka üç adım testi yaklaşımının benimsenmesi bu suretle de hak sahiplerinin adil ve uygun bedel almasını sağlayacak, uygulamayı kolaylaştıracak bir sistemin hak koruma yöntemlerinin uygulanması koşuluyla oluşturulmasında yarar görülmektedir.
Sınırlamalar ve İstisnalar
(WCT) Telif Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinin 1. Bendi ‘Akit Taraflar ulusal mevzuatlarında, bu Andlaşma ile edebiyat ve sanat eserleri sahiplerine tanınan haklarda, eserin olağan kullanımını engellemeyecek ve eser sahibinin meşru haklarına zarar vermeyecek bazı özel durumlarda, sınırlamalar ya da istisnalar sağlayabilir.’ hükmünü amirdir.
(WCT) Telif Hakları Sözleşmesinin 10.maddesinin 2.bendi ‘Akit taraflar, Bern Sözleşmesini uyguladıkları sırada, eserin olağan kullanımını engellemeyecek ve eser sahibinin meşru yararlarına zarar vermeyecek bazı özel durumlar için haklara getirilen sınırlamalar ya da istisnalar öngörebilir.’ hükmüyle de Bern sözleşmesine vurgu yapılmıştır.
Bu bağlamda uluslararası sözleşmelerdeki bahsi geçen hükümle istisna uygulamasının nasıl yapılması gerektiğine ilişkin çerçeve belirlenmiştir.Haklara ve Bern sözleşmesi uygulamasına yönelik vurgu özellikle dikkate alınmalıdır.
Bu kapsamda Direktifin ilgili hükmünün bahsi geçen sözleşmelerin üç adım testine yaptığı özel vurgunun dikkate alınarak uygulanması; hak takibinde etkinliğin sağlanması bakımından önem arzetmektedir.
Sözkonusu Direktifide yer alan istisnanın eserin olağan kullanımın engeleyemeyecek , eser sahiplerinin meşru menfaatlerine zarar vermeyecek , istisnayı yaygınlaştırmayarak şekilde sadece özel durumlar için uygulanması ve yorumlanması gerekmektedir
Direktifin 6. Maddesi
“Üye devletler, en azından eser sahiplerinin kamuya ödünç vermeden dolayı bir bedel elde etmeleri şartıyla, Direktifin 1 inci maddesinde belirtilen münhasır ödünç verme hakkına istisna getirebilirler. Üye devletler, kültürel gelişim amaçlarını göz önünde bulundurmak suretiyle söz konusu bedeli belirleme konusunda serbesttirler.” hükmünü amirdir.
Bu düzenlemeyle üye ülkelere münhasır ödünç verme hakkı ile bedel hakkı arasında bir seçim yapmaları imkanı sağlanmış ve ülkeler bu düzenlemeler konusunda serbest bırakılmıştır. Ayrıca Kamuya ödünç verilmesi istisnasının uygulanması halinde eser sahiplerinin bedel alması zorunlu kılınmış, Bu bedelin miktarının belirlenmesi hususunda da üye ülkeler serbest bırakılmıştır.
Direktifle bu hakkın meslek birlikleri tarafından takip edilebileceği hükme bağlanmıştır.
Ödünç verme hakkının uygulandığı ülkeler
Ödünç verme hakkı sistemi ilk olarak 1946 yılında Danimarkada uygulanmaya başlanmıştır. Danimarkayı İsveç (1954), Finlandiya (1961). Hollanda (1971), Almanya (1972) ve Birleşik Krallık (1979) takip etmiştir.Almanya’da bu hakkı takip eden kuruluş üyeleri yazarlar ve yayıncılardan oluşan ( VG) Wort isimli meslek birliğidir.Belçikada Reprobel ve Fransada SOFIA adlı kuruluşlar ödünç verme hakkının takibinden sorumlu kuruluşlardır.
Ödünç verme hakkı sistemi eser sahibinin eserinin ne kadar sıklıkla ödünç verildiği kütüphanelerde mevcut kopya sayısı veya satın alınan eser sayısı,okuyucu veya üye sayısı gibi verileri değerlendirmek suretiyle hak sahiplerine adil bir bedel ödenmesine dayanır
Kamuya ödünç verme hakkını takip sistemini uygulayan ülkelere yardım ve danışmanlık hizmeti sunma, bu alanda farkındalık yaratma,gelişmeler ve etkinlikler konusunda ilgili ülkeleri bilgilendirme gibi faaliyetleri yürüten PLR uluslararası düzeyde etkin çalışan bir kuruluştur
Mevcut durumda 41 ülke ödünç verme hakkını tanımıştır. 28 ülkede de kamuya ödünç verme sistemi etkin olarak yürütülmektedir.